Kekemelik ve Konuşma Bozuklukları


Ses, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması ve konuşmanın akışını kesen duraklamalar şeklinde görülen konuşma bozukluğudur. Bozukluğun şiddeti kişinin içinde bulunduğu duruma göre değişir. Sınav, korku, endişe yaratan ortamlar, çekinilen kişilerle konuşma zorunluluğu durumlarında ortaya çıkar.
Çocukların 2 - 3,5 yaşlar arasında kekelemesi normaldir. Bu durum kendini ifade etmede kelime darağacındaki yetersizlikten kaynaklanır.

Kekemelik hangi durumlarda görülür?
-Sıkıntı yaratan durumlarda.
-Ailenin diğer bireylerinde kekemelik varsa.
-Korku yaratan durumlarda ( köpek havlaması, doktora gitme, hastaneye yatma, bir yere kapatma, dövme gibi).
-Baskılı tuvalet eğitimi.
-Çocuğun kendi gereksinimlerini bağımsızca karşılamasına izin vermeme durumunda.
-Arkadaş seçimine karışıldığında.
-Güzel konuşma konusunda uyarıldığında.
-Yaşının üzerinde düzenlilik ve olgunluk beklendiğinde.
-Aşırı eleştirildiğinde.
-Ailenin yaklaşımı nasıl olmalıdır?
-Çocuğun konuşmasının sık sık düzeltilmemesi.
-Çocuğa kekeleyecek konusunun hissettirilmemesi.
-İlgi ve sevgi gösterilmesi ve bunun aşırı olmaması.
-Düzgün, kibar, "efendim" li, "lütfen" li konuşmasının istenilmemesi.
-Aşırı kuralcı ve denetimci tutumun gevşetilmesi.
-Çocukta yetersizlik duygusu gelişmesinin önlenmesi (alay etme, utandırma).
-Çocuğun konuşması üzerinde odaklanılmaması.
-Çocuğun zaman zaman sevdiği akrabalarının yanına gitmesine izin verilmesi.
-Çocuğun beslenme ve uykusuna dikkat edilmesi.
-Çocuk okula gidiyor ise öğretmeni ile bu konumda işbirliği yapılması
Gecikmiş Konuşma
Konuşma engelleri içerisinde sıkça ortaya çıkan bir engeldir. Çocuk akranları ile kıyaslandığında onlardan önemli derecede konuşmanın akıcılığı, içeriği, anlamı ve kelime dağarcığında bir yetersizlik görülür. Çoğu anne baba aynı yaşta olmasına karşın çocuğunun akranlarından bu açıdan geri olduğunu çok değişik şekilde yorumlar. Aslında gecikmiş konuşma, çocuğun bebeklik döneminde geçirmesi gereken konuşma gelişim aşamalarından birine takılıp kalması veya o aşamalardan birine geri dönüş yapması durumudur. Bu nedenle hem derece hem de tür olarak çok değişiklik gösteren bir konuşma engelidir. Tanı koyarken daha çok gözlem ve çocuğun anne babasından alınacak bilgilerle sorunla ilgili ipucu elde edilmeye çalışılır. Gecikmiş konuşma sorunu yaşayan çocuklarda değişik belirtiler görülür. Bazılarında cümle kurmada güçlük ve gecikmeler olabilir. Duygu ve düşüncelerini sözel olarak aktarma yerine vücut devinimleri ile ortaya koyarlar. Çıkardıkları ses dinleyenler tarafından anlamsız bulunur. İletişim kurarken sözel dil becerilerinden çok işaretler buna ek olarak fırlatma, atma ve vurma şeklinde istenmedik hareketler gündeme gelir. Bunun nedeni çocuğun kendini sözel olarak ifade edememesidir. Sonuçta çocuk çevresiyle uyum sağlamada güçlük çeker. Akran grupları çocuğu dışlar, onu oyundan, dersten ve sosyal ortamdan soyutlarlar. Konuşma engeline ek olarak uyum sorunu yaşayan duruma düşer. Ancak gecikmiş konuşma sürecinde olan her çocukta bu belirti ve durumların hepsi birlikte olmayabilir. Belirtilerin sıklığı ve sürekliliği göz önünde tutularak tanı koymaya çalışılması en uygun yoldur.

1 -Gecikmiş konuşmanın nedenleri; Gecikmiş konuşma değişik nedenlere bağlı olan bir konuşma engelidir. Bu sorunla ilgili olarak çocuğu incelerken göz önünde bulundurulması gereken etmenler şu şekilde sıralanabilir;
- Zeka geriliği
Zeka ile konuşma becerisi arasında bir ilişkinin var olduğu kabul edilmektedir. Zeka düzeyi azaldıkça çocuğun dil ve konuşma gelişiminin yavaşladığı görülmektedir. Ancak, her gecikmiş konuşma sorunu yaşayan çocuğa da zihinsel gerilik tanısı konulamaz. Çünkü konuşmayı etkileyen pek çok etmen vardır. Bunlardan biri zeka olmaktadır. Zeka geriliğini oluşturan nedenlerin bir çoğu konuşma gelişimini engelleyen nedenlerdir. Bu bakımdan gecikmiş konuşma engelinin nedenini araştırırken, çocuğun zihinsel durumunu da incelemek gerekir. Zeka testlerinin çoğu sözel olduğundan çocuğun zeka seviyesi düşük çıkabilir. İşte bunu önlemek için olanaklar elverdiğince dile dayanmayan performans testlerinin uygulanması doğru tanı koymayı daha gerçekçi duruma getirebilir.

- Sağlık durumu
Çocuğun bir yaşına kadar geçirmiş olduğu uzun ve ağır hastalıklar, onun konuşma gelişimini olumsuz yönde etkiler. Hastalığın iyileşmesi için harcanan zaman ve çaba, çocuğun konuşmasını geliştirmesini ikinci plana itecektir. Anne ve babanın tüm çabası, çocuğun hastalıktan bir an önce kurtulmasına yönelik olacağından, ses çıkarma ve konuşmayı taklit etme fırsatları istenmeyerek engellenecektir. Bazı hastalıklar çocuğun konuşma organlarını etkileyerek yapısal bozukluğa neden olabilir. Konuşma organlarındaki bir bozukluk konuşmanın kalitesini bozar ve konuşmanın akıcılığını engeller. Ayrıca ateşli olarak geçirilen hastalıkların konuşma gelişimini önemli derecede etkilediği yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur.

- İşitme kaybı
İşitme olmadan konuşmanın istendik bir şekilde oluşması olanaksızdır. Çocuğun konuşmayı tam olarak kazanmadan işitme engelli olması durumunda konuşma gelişimi bundan olumsuz yönde etkilenecektir. Çünkü konuşma öğrenilen bir davranıştır. İşitme kaybı ne kadar çok olursa konuşma o kadar çok etkilenir ve engellenir. Gecikmiş konuşma kuşkusuyla incelenen çocuğun işitme durumu saptanmalıdır. Gecikmiş konuşmanın işitme engeline bağlı olması durumunda, çocuk derhal Odiometrik incelemeden geçirilerek yardımcı işitme cihazlarından yararlandırılması sağlanarak işitme eğitimine alınmalıdır.

- Konuşma organlarının koordinasyonu
Konuşmanın bir tek organı yoktur, organları vardır. Birinde oluşan sorun konuşmanın niteliğini bozar ve akıcılığını engeller. Konuşma karmaşık bir beceri olduğu için, organlardaki bir uyumsuzluk tüm sistemi bozabilir. Bu bakımdan çocukluk döneminde çocuk felcine yakalanmış olanların istendik bir konuşma sergilemeleri olanaksız görülmektedir. Nörolojik muayene yapılarak tıbbi tedavi ile birlikte üfleme, yalama ve çiğneme-şişirme egzersizleri yapılarak konuşma mekanizmasının kasları ve sinirleri güçlendirilebilir.

- Duygusal yapı ve aile çevresi
Çocuğun ilk sosyal ortamı ailesidir. Bu ortamda çocuk konuşmaya güdülenmez, konuşmanın bir iletişim aracı olduğu hissetirilmez ve onda konuşma gereksinimi yaratılmazsa çocuk konuşmaya gerek görmeyecektir. Çocuk, aile ortamında yeterli ilgi ve sevgi gereksinmesini karşılayamamışsa duygusal açıdan sorun yaşayacaktır. Ayrıca çocuğun korku içinde büyütülmesi, mükemmeliyetçi yaklaşım, kardeş kıskançlığı ve dayak gibi yanlış uygulamalar çocuğun duygusal yapısını bozar. Sonuçta bu tür yaklaşımlar çocuğun ruhsal çatışmaya girmesine ve konuşma gelişiminin engellenmesine neden olur. Gecikmiş konuşma sorunu olan çocukların ana babaları, çocuklarına karşı katı, sert ve karşılanması olanaksız beklentiler içinde olabilirler. Bu nedenle inceleme yaparken aile içi ilişkiler, uygulanan eğitim, ödül ceza yöntemleri ve evde konuşulan dilin kalitesi ile ilgili durumlar dikkate alınarak nedenlerin ortaya çıkartılmasına çalışılmalı ve sağaltım planı bu sonuca göre hazırlanmalıdır.

2 - Gecikmiş konuşmanın sağaltımı;
Gecikmiş konuşma engelli çocuğun sağaltımının birinci ilkesi, çocuğa akranları düzeyinde bir konuşma kazandırmaktır. İkinci ilkesi ise, engelin nedenlerini ortadan kaldırmak için önlemleri almaktır. Sağaltım çalışmalarının, gecikmiş konuşmaya neden olan etmenlere, engelin türüne ve derecesine göre şekil ve yön değiştireceği unutulmamalıdır. Engelin nedenlerini ortadan kaldırmak veya etkisini azaltacak önlemleri almak ilkesi tüm konuşma engel türleri için değişmez bir ilkedir. Sağaltımın şeklini etkileyecek önemli bir özellik, sorunun neden kaynaklandığını saptamak ve soruna yönelik planı hazırlamaktır. Gecikmiş konuşma engeli olan çocuğa, öncelikle bireysel sağaltıma alınarak doğru artikülasyon kazandırma ve kelime dağarcığını arttırma çalışmaları yapılmalıdır. Bu arada çocuğun sosyal iletişim kurma cesaretini oluşturup, çevresindekilerle vücut devinimleri yerine sözel iletişim becerileri kullanmasına yönelik egzersizler yaptırılmalıdır. Konuşmanın insanlararası bir iletişim aracı olduğu duygusu kazandırılmalıdır.

Gecikmiş konuşma sağaltımında izlenecek basamaklar şu şekilde sıralanabilir;
1- Çocukta konuşma gereksinimi yaratma; Çocuk konuşma gereksinimi duymadan konuşmaya yeltenmez. Konuşmaya onu yönlendirmek için, günlük yaşamda duygu, düşünce ve istemlerini ortaya koyarken kullandığı sessiz jest, mimik ve işaretleri ödüllendirmeden kaçınılmalıdır. Bu tür devinimleri karşılıksız bırakmalı, anlamıyormuş gibi davranmalıdır. Böylece çocuk, sözel olarak duygularını anlatmaya girişim yapma gereğini duyacaktır. Bu süreçte çıkardığı ses veya kelimeler anında ödüllendirilerek daha sonra tekrar yapması için motive edilmelidir.
2- Sesleri birbirine ulamayı öğretme; Gecikmiş konuşma engeli tanısı konulmuş ve sağaltım sürecine alınmış çocuğun sesleri tek tek çıkarması sağlandıktan sonra, ona bu sesleri arka arkaya sırayla ulayarak tek heceli ve kısa sözcükler oluşturmasını öğretmek gerekir. Bu çalışmalarda oyun şeklinde desenlenirse çocuğun dikkat süresini arttırır ve ilgisini çeker sıkılmaz. Tekrar deneme sevinci ve isteği artar.
3- Temel sözcük dağarcığı yaratma; Sözcük dağarcığının zenginleştirilmesinde önce sözcüklerde günlük yaşamla ilgili olanlardan başlanılmalı, kademe kademe basitten zora doğru bir sıra izlenmelidir bu sözcüklerin sesleri önce ayrı ayrı öğretilmeli, çocuk bu sesleri çıkarabilir duruma geldikten sonra birleştirerek sözcükler oluşturmasına geçilmelidir. Bu süreçte çocuğa yine değişik oyuncaklarla oyun oynatılarak, öğrendiği sözcükler pekiştirilmeye çalışılmalıdır. Onu uygun ortamlarda takdir ederek konuşmaya özendirmelidir. Öğrendiği yeni sözcüklerin yer aldığı hikaye ve fıkralar anlatılarak, çocuğun da bu sözcükleri tekrar etme zemini hazırlanmalıdır.
4- Konuşmayı bir iletişim aracı durumuna getirme; Çocukların yeni öğrendikleri sözcükleri günlük yaşamda kullanmasının temelinde, anne baba uzman ve öğretmenin ortak çabası yatar. Bu nedenle birinin yaptığını diğeri bozmamalı, ilkelerde ve öğretim tekniğinde birliktelik sağlanmalıdır. Çalışmalarda, çocuğun konuşmaya özendirilmesi ve istekli duruma getirilmesinin ekip ruhunun oluşturulmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Çocuğun hızlı konuşması ve acele etmesi önlenmelidir. Ayrıca anne babaların çok sabırlı olmaları ve acele etmemeleri gerekir. Onlardan beklenen, konuşma sağaltımcısının önderliğindeki sağaltım planına uymaları ve olumlu örnek konuşmalar sergilemeleridir.

Bize Ulaşın

Telefon:0312 375 91 91
Email: info@ozelaltinay.com
Website: www.ozelaltinay.com

Karapürçek Mahallesi
397. Cadde
No: 47
Altındağ / ANKARA